Toplanma ve fikir paylaşımına ihtiyaç duyuyoruz. Eskinin; kahvehaneleri, pazarları, düğünleri ve kaldırımda oturan komşuları. Dertler, eğlenceler ve sohbetler. Bu devir kapanınca, aynı ortamı dijitale taşıdık. Kısmi gizlilik ve özgürlük çok hoşumuza gitti.
Kategorilere ayrılmış başlıklar. Düzeni sağlayan moderatörler ve yöneticiler. İnsanlar üye olup, sorunlarını paylaşırlar. Diğer üyeler de cevap yazarlar. Aşağıya doğru, sayfalarca uzayıp giden konular oluşur. 2000-2015 yılları forum siteleri için altın yıllardı. Her gün, binlerce konu ve cevap eklenen forumlar vardı. Şimdilerde bir elin parmakları kadar yoklar. Anında cevap-çözüm beklentisi ve değişen anlayışlar, farklı platformlara geçti. Bir çok etken var. Suçlu kim? Yada suçlu var mı?
Bende çok çeşitli forumlarda aktif rol aldım. Özellikle ilk dönemler, çok faydasını gördüm. Gerçekten bilgili insanlar, hiç bir karşılık beklemeden yardımcı oluyorlardı. Forum kültürü, düzenli bir yapıya sahip olmak zorunda. Her bölümün kendi kuralları ve bekçileri olmak zorunda. Başıboş bırakılmaya gelmeyen bir düzen. Her üyenin niyeti aynı değil: reklam, komiklik, ilgi çekme, ego tatmini vb. olabiliyor. İlerleyen zamanda, yetki almak için çabalayan tayfaya katıldım. Kaliteli paylaşımları gören yöneticiler, gözü kapalı yetki yükseltmesi yapıyorlar. Kopyala-yapıştır içerik sorunu kendini göstermeye başladı. Yetki/rütbe kapma yarışında, gözü kararmış kişiler her şeyi paylaşabiliyorlar. “Sorumluluk, paylaşımı yapan kişiye aittir.” Bu doğru, ama forumun genel görünümü ve marka değeri için büyük risk arz ediyor.
Sonra ne oldu? Yetkili kişi seçiminde özen göstermeyen forumlarda, ilginç kişilikler üst kademelere gelmeye başladılar. Hepsini aynı kefeye koymuyorum. Çok kıymetli insanlar tanıdım. Mütevazi ve paylaşımcı. Burada söz ettiğim süzgeçten geçmeden yükselenler. Üyelere saygı göstermeyen ve aceleci karar verenler. Yıllarını foruma vermiş, binlerce mesajı ve puanı olan üyeleri bile ezmeye çalışanlar oldu. Elinde ki yetkiyi, kör bir balta gibi her yere savuranlara sözüm. “Ne ekersen onu biçersin.” atasözü kendini gösterdi. İnsanlara, hiç bir maddi karşılık almadan yardım eden, bilgili kişiler birer birer terk ettiler. Onları küstürdüler. Hatasız kul olmaz. Böyle olması gerekmiyordu. Belki de doğru olana giden yolda, ödenen bedellerdi.
Şimdi neredeyiz? Sadece sorunların paylaşıldığı, kimsenin umurunda olmayan cevaplar ile yumak olmuş, dönüp duruyorlar. Ağlama duvarından farksız, reklamlardan içeriğin zor göründüğü tuhaf siteler. Devleşen sosyal medya ile toplanma ve paylaşma isteğimizi oralarda gidermeye çalışıyoruz. Çok severek kullandığım forumların çöküşünü görmek üzüyor. Yapılan haksızlıklar ve kör içerik ile bir yere varılamayacağının örneği oldular. Umarım tekrar eski kalite ve değerlerine dönebilirler.
Görsel Kaynağı: https://pixabay.com/photos/the-world-maura-the-lycian-world-3522825/