Elektrikli araçlar, çevreci ürünler, tekrar kullanılabilir roketler ve sıfır karbon salınımı benzeri tanımları sık sık duyuyoruz. Bunlar geçiş döneminin sancıları mı?
Dünyamızın kaynaklarını hızla tüketiyor ve kirletiyoruz. Gereksiz ve hızlı tüketim, sistemi zorluyor. Tüketimde yarış yaparak bir yere varamayız. Geri dönüşüm çare olmaktan çıktı. Ambalajı veya hurdayı geri dönüştürmek, enerji tüketimine ve atıkların oluşumuna neden olmakta.
Eskiden eve bir televizyon alınırdı ve uzun yıllar kullanılırdı. Otuz yıl çalışan, elektrikli cihaz arıza yaptığında, ilk olarak tamir şansı verilirdi. Bu ürünler çok sağlamdı. Günümüzde çok dayanıklı ürün tasarlamak, maliyetli ve ticari rekabeti zorluyor.
Diğer bir bakış açısı da, ürünleri büyük oranda atıklardan ve geri dönüşebilir malzemelerden üretmek. Ürün malzeme kalitesinin düşmesi, göze alınarak sağlanan bir çözüm. Bu felsefede üretim; çevre açısından faydalıymış gibi görünmekteyse de günü kurtarmaktan ileri gitmiyor.
“Yaşlanan dünyamız için daha kalıcı ve çevreci çözümleri düşünüyorum.“
Abone Yaşam Modeli Nedir?
Evinizdeki veya işyerinizde ki hiç bir eşyanın sahibi olmuyorsunuz. Her çeşit eşyayı paket halinde, belirli şirketlerden belli zaman dilimi için kiralıyorsunuz. Bu eşyaların tamir ve bakımlarından yine şirket sorumlu oluyor.
Çevreye Ne Katkısı Var?
Kiralama diğer adıyla abonelik sisteminde ne ödeyeceğinizi bilirsiniz. Yeni çıkan ürünleri almak için, araştırma yapmak ve zaman kaybetmek zorunda değilsiniz. Şirket sizin için her şeyi düşünür. Abone olduğunuz paket ölçüsünde eşyalarınız güncellenir. Eski eşyalarınız daha ekonomik paket kullanıcılarına aktarılır. Tıpkı; size olmayan kıyafeti, küçük kardeşinize vermeniz gibi. Bu model tüketim ve dönüşümde eskiye göre daha çevrecidir. Çünkü ürünler çöpe gitmez. Tamir edilir ve kullanıma geri kazandırılır.
Bu iş sadece, üretim tekniklerini değiştirmekle çözülmüyor. Düşünce yapımızı da değiştirmemiz gerekiyor. Şuan elimizde kullandığımız telefonu örnekleyelim. Hızı, kamerası ve özellikleri işimizi gören bir telefona sahibiz. Neden yeni bir telefon alalım? Moda ve durum göstergesi olmaktan çıkmayacak ise, yapıyı değiştirmek gerek. Bir şeye sahip olmak, gerçekten sahip olmak mı? Bana kalırsa şuan kiralama modelinin başlangıcındayız.
Gelecek Çok Yaklaştı.
Sahiplik kavramı bitecek. İhtiyaçlar standart ölçülerde karşılanacak. Durum göstergesi elimizdeki telefonla değil, hayata kattıklarımız ile kazandığımız puanlar sayesinde ölçülecek. Nasıl katkı sağlayacağız? Buluşlar, araştırmalar, yetenekler, sanatsal gelişimler ve temel ihtiyaçları karşılama katkılarımız bizi belirleyecek. Bu puana göre işlerimizi göreceğiz. Daha fazla puan elde etmek için çabalayacağız. Puanlama sistemi, bilim kurgu dizilerine ve filmlerine sıklıkla konu olmaktadır. İnsanları sınıflandırmaktan bahsetmiyorum. Ne kadar faydalı olduğumuzu gösteren bir sistemden bahsediyorum. Bunun savunucusu veya karşıtı değilim. Sadece çözüm için fikir yürütüyorum. İnsan tüketen bir canavar olmaktan çıkmalı. Motive edici veya zorlayıcı sistemler olmaz ise, başarı çok zor.
Diğer gezegenlere taşınmalar başladığında, bazı şeyleri daha iyi anlayacağız. Bir bardak suyun kıymetini, sabah kahvaltısının verdiği mutluluğu gibi. Biyoteknolojinin gelişmesiyle alışkanlıklar son bulabilir. Vücudumuz yeni düzene ayak uydurabilecek yapıda. Geçişe direnmek çözüm değil. Ya son kalkan gemiye bineceğiz ya da sonumuzu bekleyeceğiz. Dünyada ki yaşam son mu bulacak? Dünya dışı varlıklar nerede? Sorularının cevabını kimse bilmiyor. Yeni dünyalar ararken, yeni boyutlara kapılar açacağız. Amansız bir hastalığa deva. Sanayide kullanılacak yeni madenler. Belki de o çok merak ettiğimiz dünya dışı varlıklara.