Ay dolunayda, gölgemiz bazen uzun bazen kısa.
Mavi montlu, uzunca boylu ve hızlı adımlarla yürüyen bir adam. Bazen önüne bazen pencerelere bakarak ilerliyor. Kendi kendine “Şu işi, bu saatte neden yapmadık?” gibi şeyler mırıldanıyordu. Aniden tekrar yürümeye başladı. Yüzünde uykulu ve kararsız bakan bir ifadeyle köşeyi döndü.
Kırmızı renkli bir evin, küçük fesleğen ve kadife çiçeği saksılı balkonunun önünde durdu. Zemin kat ile birinci kat arası yüksekliğe sahip dairenin sağ tarafta ki penceresine, yerden nohut büyüklüğünde ama sivri bir taş alıp fırlattı. İçeride loş ve hafif kırmızı bir ışık yandı. Perdenin dalgalanması ile mavi montlu adam hızlıca ve hafifçe eğilerek, yüzünde muzip bir gülümseme ile uzaklaştı.
Sabah ışıklarının kendini göstermesi ile siyah ve cılız kediler bir kaldırımdan diğerine koşuyor. Pencereden atılan çöpleri kovalıyorlardı. Nasıldır bilinmez. Uzun; vücudu saran koyu yeşil, üzeri muhtemelen kıymetsiz parlayan taşlarla bezeli elbisesi ile bir hanım çıkageldi. Başı dik. Yürüyüşü salıntılı ve cazibeli.
Günaydın. Dedi ve geçti. Tanımadığım zarif hanım.
Devamını hayal dünyanızda ilerletin…
Görsel Kaynağı: https://pixabay.com/photos/lamp-oil-lamp-nostalgia-old-2903830/