Çeyrek asrı bitirmek üzereyiz.
İki bin yılına girmek üzere olduğum zamanları hatırladım. Teoriler, iddialar ve tuhaf beklentilerle doluydu. Bir ocak gecesi elektronik cihazların bozulacağına çokça insan inanmıştı. Dünyanın sonu gelecek, depremler olacak, uzaylılar gelecek… Çocukluk dönemime gelen bu milenyum, çokta masum değildi.
Teknoloji ve bilişim alanında, her gün şok olmaya başladık. Cep telefonları yeni yeni kullanılmaya başlandı. İçerisinde yılan oyunu olan ve iki renkli ekrana büyülendiğimizi iyi hatırlıyorum. Yıl olarak sıfırlanmış gibi görünse de, geçmişin tekrarıydı çok şey.
Savaşlar, kazalar, hastalıklar derken büyümüştüm. Bir türlü, o heyecanla anlatılan uçan arabaları göremedik. Robotları göremedik. Sanki kapalı ve bizden farklı bir dünyaya uzay çağı gelmişti. İnsansı robotlar yok mu? Var. Sokakta görüyor muyuz? Hayır. Uçan arabalar var mı? Var. Dört tarafına pervaneli motor takılmış “Drone” bozmasına, uçan araba demem. Bütün bunlar gelişedursun, zihinsel ve ahlaksal olarak daha çok değiştik.
İlişkiler, evlilik ve aile kavramları çok değişti. Peki geçen bu yirmi dört yılda ne öğrendik?
İnternet ağı ile dünyaya bağlıyız ama insanlara bağlanmak istemiyoruz. Her an ulaşılabiliriz ama ulaşılmak istemiyoruz. Biz ne istediğimizi bilmiyoruz galiba. Ben ne istediğimi biliyorum. Karışıklıktan uzak bir hayat. Yavaş ama güvenli adımlar ile ilerlemek. Bunu özümsemiş insanlarla çevrilsin etrafım istiyorum.
İnsan hayatında kilometre taşları olsun istiyor. Belli dönüm noktaları olsun. Hayatım bir anda değişsin. Yeni yıl beklentisi de böyle bir şey. Geride bırakılanları unutmak ve yeni yol haritası çizmek. Yapılacaklar listesinde, çoğu madde yapılamadan unutulup gidiyor. İsteklerimi bir anlık hevesle değil, zihnimde oturtarak kabulleniyorum. Kimine göre yavaş, kimine göre çok ani. Benim zamanım farklı işliyor. Takvime veya gezegenlerin dönüşleri ile kıyaslamıyorum. Beni hiç bir zaman ölçütü kısıtlayamaz. Aklımı terazi ile kim ölçebilir ki?
Şuan buradayım. Başka bir yerde olsaydım ne değişecekti? Düşüncelerimi değiştirebilir miyim? Olgunlaşabilir miyim? Ağaçta ki bir elma mıyım? Bana su verin, gübreleyin ve güneşi gösterin. Belki kıpkırmızı bir elma olurum. Birisinin gelip beni koparmasını istemem. Dalımda çürümekte istemiyorum. İşte yeni yılda sormam gereken soru bu. Yere düşmeden kararı vermek.